İcra takibine konu borç nedeniyle uygulanan haciz işlemi, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisini doğrudan kısıtlayan ciddi bir hukuki yaptırımdır. Ancak bu haciz işlemleri belirli bir süreyle sınırlıdır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 106 ve 110. maddeleri uyarınca, haciz tarihinden itibaren belirlenen süre içerisinde satış talebinde bulunulmaması hâlinde haciz kendiliğinden kalkar.
30 Kasım 2021 tarihinde yürürlüğe giren 7343 sayılı Kanun ile birlikte, hacizli malların satışının istenebileceği azami süre tüm mal grupları için bir yıl olarak belirlenmiştir. Bu düzenleme, hem borçluların süresiz haciz baskısı altında tutulmalarını engellemek hem de alacaklıları takiplerini etkin biçimde sürdürmeye teşvik etmek amacıyla getirilmiştir. Haciz işleminin bu süre sonunda herhangi bir talep ve işleme gerek olmaksızın sona ermesi, uygulamada borçlular açısından önemli bir hak doğurur.
- Satış Talep Süresi: Mevzuattaki Son Değişiklik
İİK m. 106’ya 7343 sayılı Kanun ile eklenen düzenleme uyarınca, haciz uygulanan tüm malvarlıkları için satış talebi süresi tek tip hâle getirilerek bir yıl olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda:
- Taşınmazlar (ev, arsa, tarla, iş yeri vb.),
- Taşınırlar (araçlar, ev eşyası, makineler, ticari mallar),
- Banka hesapları,
- Üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklar
için haciz tarihinden itibaren bir yıl içinde satış talep edilmediği takdirde, haciz kendiliğinden hükümsüz hâle gelir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup, icra müdürlüğü tarafından re’sen dikkate alınması gerekir.
Yalnızca satış avansı yatırılması bu sürenin uzamasına neden olmaz. Alacaklının ayrıca açık bir şekilde satış talebinde bulunmuş olması ve bunu her yıl yenilemesi gerekir. Süresi içinde bu işlemler yapılmadığı takdirde haciz, İİK m. 110 uyarınca düşer.
- Haczin Düşmesi Sonucunda Hukuki Durum
Haciz düşmesine rağmen uygulamada tapu, trafik sicili veya banka kayıtlarında haciz kaydı görünmeye devam edebilir. Bu gibi durumlarda:
- Borçlu ya da hacizli malı devralan üçüncü kişi,
- Haczin kaldırılması için ilgili icra dairesine yazılı dilekçeyle başvurabilir,
- İcra müdürlüğü, dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda satış talebinin bir yıl içinde yapılmadığını tespit ederse,
- Haczin kaldırılmasına ve ilgili sicile müzekkere yazılmasına karar verir.
Bu işlemler sonucunda taşınmazda tapu kaydı silinir, araçlarda trafik sicilinden haciz kaldırılır, bankalardaki blokeler çözülür.
- Haciz Kaldırma Talebinde Bulunabilecek Kişiler
- Borçlu: Hacze konu malvarlığına sahip kişi olup, süresi geçen hacizler bakımından doğrudan başvuru hakkına sahiptir.
- Üçüncü Kişi: Hacizli malı haciz konulduktan sonra satın almış kişi, yeni malik sıfatıyla başvuru yapabilir. Özellikle ikinci el araç veya taşınmaz alımlarında bu durum sıklıkla görülür.
- Alacaklı: Alacağın haricen tahsil edildiği ya da takibin sona erdirildiği hâllerde, alacaklı da haczin kaldırılmasını talep edebilir. Ancak bu durumda tahsil harcı gündeme gelebilir.
- Başvuru Süreci ve Dilekçe İçeriği
Başvuru yeri: Haczin konulduğu icra müdürlüğü
Dilekçede yer alması gerekenler:
- Takip dosyasının esas numarası,
- Taraf bilgileri (alacaklı ve borçlu),
- Haciz tarihi ve haczedilen malın türü,
- Satış talebinin yasal süresi içinde yapılmadığına dair bilgi,
- İİK m. 106 ve 110’a açık atıf,
- Haczin kaldırılması ve ilgili sicile yazı yazılması talebi.
Dilekçeye eklenecek belgeler:
- Kimlik fotokopisi,
- Tapu veya ruhsat fotokopisi,
- Vekâletname (avukat aracılığıyla başvuru yapılıyorsa),
- İcra dosyasına ait ödeme bilgileri (varsa).
- Harç ve Masraf Durumu
Yargıtay kararları doğrultusunda, İİK m. 106-110 hükümlerine göre yapılan haciz kaldırma başvuruları borçlu ve üçüncü kişiler tarafından yapıldığında harçtan muaftır. Uygulamada:
- Yazışma masrafı adı altında yalnızca 200-500 TL civarında masraf alınabilir,
- Haciz fek müzekkeresinin gönderilmesi için PTT posta gideri de dosyaya yatırılabilir,
- Alacaklı tarafından yapılan haciz kaldırma başvurularında ise haricen tahsil karinesi doğabileceği için tahsil harcı doğması mümkündür.
Bu nedenle özellikle borçlu açısından başvurunun kendisi tarafından yapılması, mali yük doğmaması açısından daha avantajlıdır.